James G. Lennox, Aristotle’s Philosophy of Biology, Studies in the Origins of Life Science, Cambridge, 2001, 321 s.
Lennox’un kitabı çoğu doğrudan, bir kısmı da dolaylı olarak Aristoteles’in biyoloji metinleriyle ilgili olan on üç makalenin derlenmesinden oluşuyor. Makaleler üç sınıfa ayrılmış: Aristo’nun özellikle İkinci Analitikler’de geliştirdiği bilim kuramının biyoloji metinlerinde ne ölçüde uygulandığıyla ilgili olanlar; biyoloji metinlerinde madde, form, tür, cins gibi kavramların nasıl kullanıldığıyla ilgili olanlar; biyolojide ereksel açıklamanın yeriyle ilgili olanlar. Kitapta, Aristo biyolojisinin Helenistik dönemde ortadan kaybolmasıyla, Theophrastos ve Platon’da ereksellikle ilgili birer makale de var.
İlk sınıftaki makaleler birlikte okunduğunda Aristo’nun bilim kuramı ve bunun doğa bilimi incelemelerinde uygulanışıyla ilgili bütüncül bir fikir veriyor. Bu bölümün temel problemi şöyle özetlenebilir. Aristo İkinci Analitikler’de bilimsel tasımlardan oluşan, tümdengelimsel, sistematik, tüm teorik bilgilere uygulanabilecek katı bir bilim modeli öneriyor. Oysa en azından ilk bakışta biyoloji metinlerinde bu modelin bir uygulanışını bulmakta zorlanıyoruz. Bu bariz tutarsızlık nasıl açıklanabilir? Burada bir tutarsızlık olmadığını savunan yorumcuların genelde başvurdukları açıklama, Analitikler’de önerilen modelin bilimin araştırma aşamasına değil tamamlanmış haline, a posteriori bir düzenlenişine karşılık geldiğini söylemek. Buna karşılık biyoloji metinlerinde araştırma, ilerleme aşamasındaki bilimle karşılaşıyoruz. Başka bir deyişle, bu yorumculara göre bilimsel araştırma tasımlarla ilerlemiyor, ama araştırmanın sonuçları tasımlar halinde ifade edilebilir. Lennox da bu genel yorumu bir ölçüde paylaşıyor, ama onun özgün bir versiyonunu sunuyor. Lennox’un Aristo okumasındaki en dikkat çekici yan Analitikler’le biyoloji metinleri arasındaki (sözünü ettiğimiz genel yorumun da aslında kabullendiği) mesafeyi azaltmaya çalışması. Görebildiğim kadarıyla Lennox bunu yapabilmek için en az iki bakımdan genel yorumdan ayrılıyor:
1) Lennox, bilimsel bilgi tasım biçiminde sunulduğunda bazı noktaların örtük hale geldiğini söylüyor. Örneğin bilimsel tanıtlamalarda orta terimin hep bir nedene karşılık geldiği, bunun ne tür bir neden olduğu tasımda görünmez kalıyor (s. 6; s. 36, dipnot 37). Lennox’a göre İkinci Analitikler sözcüğün bugünkü anlamıyla bir mantık kitabı değil sadece; aynı zamanda bir epistemoloji, bilim felsefesi, hatta bilim metodolojisi kitabı. Bu yüzden de sadece (Birinci Analitikler’de geliştirilen) formel mantığa dayanmıyor. Bir örnekle ne demek istediğimi anlatayım. Şu iki tasımı düşünelim:
Her A B’dir.
Her B C’dir.
Öyleyse her A C’dir.
Her A C’dir.
Her C B’dir.
Öyleyse her A B’dir.
İki tasım da mantıksal olarak geçerli. Şimdi A yerine “çınar ağacı”, B yerine “geniş yapraklı bir bitki olmak”, C yerine de “yapraklarını düşürmek” diyelim.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
Her geniş yapraklı bitkinin yaprakları düşer.
Çınar ağacının yaprakları düşer.
Çınar ağacı yaprakları düşen bir bitkidir.
Her yaprakları düşen bitki geniş yapraklıdır.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
İki tasım da barbara formunda, yani ikisi de bilimsel olmak için gerekli formel koşullara sahip. Ulaşılan iki sonuç da doğru. Ama yalnızca ilk tasım bilimsel (aslında o da tam olarak bilimsel değil, biraz ileride bunu anlatıyorum), çünkü yalnızca ilk tasımda orta terim minör terimin açıklaması. Bitkinin yapraklarının düşmesinin nedeni geniş yapraklı olması, geniş yapraklı olmasının nedeni yapraklarının düşmesi değil. İşte bu fark formel düzeyde ortaya çıkmıyor, çünkü formel mantığın ötesinde bir nedensellik kuramını varsayıyor. İkinci Analitikler’in özellikle ikinci kitabı tam bununla ilgileniyor, yani formel mantığın dışına çıkıyor. Bu da tasımın bilimsel bilginin en eksiksiz hali olmadığını söylemek aslında.
Böylece neden Aristo’nun biyoloji metinlerinin Eukleides’in metinlerindekine benzer tümdengelimsel bir yöntemle yetinmediğini anlıyoruz. İkinci Analitikler’in bilim modeli formel mantığın yanı sıra nedensellik, zorunluluk, ereksellik gibi kavramlara da dayanmak zorunda. Lennox’a göre (s. 25-32; s. 98-109), bu modelin özel olarak biyolojiye nasıl uygulanacağını da Hayvanların Parçaları’nın ilk kitabı gösteriyor. Aristo’nun biyoloji felsefesi olarak görülebilecek bu ilk kitap madde, form, koşullu zorunluluk gibi kavramları da bilim modeline dahil ederek bir biyoloji metodolojisi geliştiriyor. Lennox’un okuması belki şu şekilde özetlenebilir: Hayvanların Parçaları’nın ilk kitabı (biyoloji felsefesi) Analitikler’le (bilim felsefesiyle) biyoloji metinleri (biyoloji) arasında bir “orta terim” gibi.
2) Lennox İkinci Analitikler’in (özellikle de ikinci kitabın) sadece tamamlanmış değil ilerleme halindeki bilimi de ele aldığını savunuyor. Bunu yapabilmek için bilimsel akıl yürütmelerdeki iki düzeyi birbirinden ayırıyor. Deminki örnek üzerinden bu iki düzeye bakalım:
Bütün geniş yapraklı bitkilerin yaprakları düşer.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
Çınar ağacının yaprakları düşer.
Özsuları katılaşan bütün bitkilerin yaprakları düşer.
Bütün geniş yapraklı bitkilerin özsuları katılaşır.
Bütün geniş yapraklı bitkilerin yaprakları düşer.
İki tasım da geçerli ve doğru. Ama yalnızca ikincisi tam anlamıyla bilimsel. İlk tasımda orta terim, yani “geniş yapraklı olmak” çınar ağacının yapraklarının düşmesinin nedeninin çınar ağacı düzeyinde değil, daha genel bir düzeyde, geniş yapraklı bitkiler düzeyinde aranması gerektiğini gösteriyor. Başka bir deyişle, araştırmanın genellik düzeyini belirlemeyi sağlıyor. İkinci tasım ilk tasımın saptadığı genellik düzeyinde (geniş yapraklı bitkiler düzeyinde) kalarak, yaprakların düşmesinin nedeninin özsuyun katılaşması olduğunu söylüyor. Buradaki orta terim (“özsuların katılaşması”) asıl nedeni verdiği için yalnızca bu son akıl yürütme bilimsel. (Lennox ilk üç yazısında bu iki tasım arasındaki ilişkileri uzun uzun inceliyor ve ikinci yazıdan itibaren ilk tasım türünü ön-tanıtlayıcı, ikincisini ise tanıtlayıcı olarak adlandırmaya başlıyor.) Bu durumda bilimsel araştırma, hem araştırmanın yürütüleceği genellik düzeyini belirleyen bir ön çalışmadan, hem de ön çalışmada saptanan düzeyde kalarak nedenleri araştıran tam anlamıyla bilimsel bir çalışmadan oluşuyor.
Araştırmanın iki düzeyinin bu şekilde ayırt edilmesi Aristo’nun biyoloji metinlerine ilişkin sağlam bir okuma stratejisi kazandırıyor. Hayvanların Araştırılması (Historia Animalium) adlı yapıt birçok yorumcunun düşündüğünün aksine hayvanları sınıflandırmaya çalışmıyor. Hayvanlarla ilgili nedensel araştırmanın yürütüleceği genellik düzeylerini belirliyor yalnızca. Örneğin “neden çınar ağaçlarının yaprakları belli dönemlerde düşüyor?” sorusu yanıltıcı bir soru. Doğru soru şu: “neden geniş yapraklı bitkilerin yaprakları belli dönemlerde düşüyor?” Çünkü çınar ağacı çınar ağacı olduğu için değil geniş yapraklı olduğu için belli dönemlerde yapraklarını kaybediyor. Aynı şekilde hayvanlarla ilgili bir örnek verirsek “neden kuşların kalbi var?” diye sormak yanlış. Doğru soru: “neden kanlı hayvanların kalbi var?”. Çünkü kuşlar kanlı hayvanlar türüne dahil oldukları için kuşların kalbi var vb. Hayvanların Araştırılması’nın yapmaya çalıştığı şey işte bu doğru soruları belirlemek, yani Lennox’un deyimiyle ön-tanıtlayıcı çalışmayı gerçekleştirmek ya da problemler oluşturmak.
Diğer biyoloji metinleri, örneğin Hayvanların Parçaları, Hayvanların Üremesi, Hayvanların Hareketi vb. bu tür ön çalışmalara dayanarak nedensel araştırmayı yürütüyor. Geniş yapraklılıkla yaprakların düşmesi arasındaki, kalple kanlı olmak arasındaki bağlantıları kuruyor. Lennox bu iki aşamalı araştırma modelinin İkinci Analitikler’de önerilen modelden başka bir şey olmadığını göstererek Aristo corpus’u içinde mantık metinleriyle biyoloji metinleri, daha genel olarak da bilim felsefesiyle bilimin kendisi arasındaki uzlaşmazlığı gidermeye çalışıyor.
Lennox’un kitabı çoğu doğrudan, bir kısmı da dolaylı olarak Aristoteles’in biyoloji metinleriyle ilgili olan on üç makalenin derlenmesinden oluşuyor. Makaleler üç sınıfa ayrılmış: Aristo’nun özellikle İkinci Analitikler’de geliştirdiği bilim kuramının biyoloji metinlerinde ne ölçüde uygulandığıyla ilgili olanlar; biyoloji metinlerinde madde, form, tür, cins gibi kavramların nasıl kullanıldığıyla ilgili olanlar; biyolojide ereksel açıklamanın yeriyle ilgili olanlar. Kitapta, Aristo biyolojisinin Helenistik dönemde ortadan kaybolmasıyla, Theophrastos ve Platon’da ereksellikle ilgili birer makale de var.
İlk sınıftaki makaleler birlikte okunduğunda Aristo’nun bilim kuramı ve bunun doğa bilimi incelemelerinde uygulanışıyla ilgili bütüncül bir fikir veriyor. Bu bölümün temel problemi şöyle özetlenebilir. Aristo İkinci Analitikler’de bilimsel tasımlardan oluşan, tümdengelimsel, sistematik, tüm teorik bilgilere uygulanabilecek katı bir bilim modeli öneriyor. Oysa en azından ilk bakışta biyoloji metinlerinde bu modelin bir uygulanışını bulmakta zorlanıyoruz. Bu bariz tutarsızlık nasıl açıklanabilir? Burada bir tutarsızlık olmadığını savunan yorumcuların genelde başvurdukları açıklama, Analitikler’de önerilen modelin bilimin araştırma aşamasına değil tamamlanmış haline, a posteriori bir düzenlenişine karşılık geldiğini söylemek. Buna karşılık biyoloji metinlerinde araştırma, ilerleme aşamasındaki bilimle karşılaşıyoruz. Başka bir deyişle, bu yorumculara göre bilimsel araştırma tasımlarla ilerlemiyor, ama araştırmanın sonuçları tasımlar halinde ifade edilebilir. Lennox da bu genel yorumu bir ölçüde paylaşıyor, ama onun özgün bir versiyonunu sunuyor. Lennox’un Aristo okumasındaki en dikkat çekici yan Analitikler’le biyoloji metinleri arasındaki (sözünü ettiğimiz genel yorumun da aslında kabullendiği) mesafeyi azaltmaya çalışması. Görebildiğim kadarıyla Lennox bunu yapabilmek için en az iki bakımdan genel yorumdan ayrılıyor:
1) Lennox, bilimsel bilgi tasım biçiminde sunulduğunda bazı noktaların örtük hale geldiğini söylüyor. Örneğin bilimsel tanıtlamalarda orta terimin hep bir nedene karşılık geldiği, bunun ne tür bir neden olduğu tasımda görünmez kalıyor (s. 6; s. 36, dipnot 37). Lennox’a göre İkinci Analitikler sözcüğün bugünkü anlamıyla bir mantık kitabı değil sadece; aynı zamanda bir epistemoloji, bilim felsefesi, hatta bilim metodolojisi kitabı. Bu yüzden de sadece (Birinci Analitikler’de geliştirilen) formel mantığa dayanmıyor. Bir örnekle ne demek istediğimi anlatayım. Şu iki tasımı düşünelim:
Her A B’dir.
Her B C’dir.
Öyleyse her A C’dir.
Her A C’dir.
Her C B’dir.
Öyleyse her A B’dir.
İki tasım da mantıksal olarak geçerli. Şimdi A yerine “çınar ağacı”, B yerine “geniş yapraklı bir bitki olmak”, C yerine de “yapraklarını düşürmek” diyelim.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
Her geniş yapraklı bitkinin yaprakları düşer.
Çınar ağacının yaprakları düşer.
Çınar ağacı yaprakları düşen bir bitkidir.
Her yaprakları düşen bitki geniş yapraklıdır.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
İki tasım da barbara formunda, yani ikisi de bilimsel olmak için gerekli formel koşullara sahip. Ulaşılan iki sonuç da doğru. Ama yalnızca ilk tasım bilimsel (aslında o da tam olarak bilimsel değil, biraz ileride bunu anlatıyorum), çünkü yalnızca ilk tasımda orta terim minör terimin açıklaması. Bitkinin yapraklarının düşmesinin nedeni geniş yapraklı olması, geniş yapraklı olmasının nedeni yapraklarının düşmesi değil. İşte bu fark formel düzeyde ortaya çıkmıyor, çünkü formel mantığın ötesinde bir nedensellik kuramını varsayıyor. İkinci Analitikler’in özellikle ikinci kitabı tam bununla ilgileniyor, yani formel mantığın dışına çıkıyor. Bu da tasımın bilimsel bilginin en eksiksiz hali olmadığını söylemek aslında.
Böylece neden Aristo’nun biyoloji metinlerinin Eukleides’in metinlerindekine benzer tümdengelimsel bir yöntemle yetinmediğini anlıyoruz. İkinci Analitikler’in bilim modeli formel mantığın yanı sıra nedensellik, zorunluluk, ereksellik gibi kavramlara da dayanmak zorunda. Lennox’a göre (s. 25-32; s. 98-109), bu modelin özel olarak biyolojiye nasıl uygulanacağını da Hayvanların Parçaları’nın ilk kitabı gösteriyor. Aristo’nun biyoloji felsefesi olarak görülebilecek bu ilk kitap madde, form, koşullu zorunluluk gibi kavramları da bilim modeline dahil ederek bir biyoloji metodolojisi geliştiriyor. Lennox’un okuması belki şu şekilde özetlenebilir: Hayvanların Parçaları’nın ilk kitabı (biyoloji felsefesi) Analitikler’le (bilim felsefesiyle) biyoloji metinleri (biyoloji) arasında bir “orta terim” gibi.
2) Lennox İkinci Analitikler’in (özellikle de ikinci kitabın) sadece tamamlanmış değil ilerleme halindeki bilimi de ele aldığını savunuyor. Bunu yapabilmek için bilimsel akıl yürütmelerdeki iki düzeyi birbirinden ayırıyor. Deminki örnek üzerinden bu iki düzeye bakalım:
Bütün geniş yapraklı bitkilerin yaprakları düşer.
Çınar ağacı geniş yapraklı bir bitkidir.
Çınar ağacının yaprakları düşer.
Özsuları katılaşan bütün bitkilerin yaprakları düşer.
Bütün geniş yapraklı bitkilerin özsuları katılaşır.
Bütün geniş yapraklı bitkilerin yaprakları düşer.
İki tasım da geçerli ve doğru. Ama yalnızca ikincisi tam anlamıyla bilimsel. İlk tasımda orta terim, yani “geniş yapraklı olmak” çınar ağacının yapraklarının düşmesinin nedeninin çınar ağacı düzeyinde değil, daha genel bir düzeyde, geniş yapraklı bitkiler düzeyinde aranması gerektiğini gösteriyor. Başka bir deyişle, araştırmanın genellik düzeyini belirlemeyi sağlıyor. İkinci tasım ilk tasımın saptadığı genellik düzeyinde (geniş yapraklı bitkiler düzeyinde) kalarak, yaprakların düşmesinin nedeninin özsuyun katılaşması olduğunu söylüyor. Buradaki orta terim (“özsuların katılaşması”) asıl nedeni verdiği için yalnızca bu son akıl yürütme bilimsel. (Lennox ilk üç yazısında bu iki tasım arasındaki ilişkileri uzun uzun inceliyor ve ikinci yazıdan itibaren ilk tasım türünü ön-tanıtlayıcı, ikincisini ise tanıtlayıcı olarak adlandırmaya başlıyor.) Bu durumda bilimsel araştırma, hem araştırmanın yürütüleceği genellik düzeyini belirleyen bir ön çalışmadan, hem de ön çalışmada saptanan düzeyde kalarak nedenleri araştıran tam anlamıyla bilimsel bir çalışmadan oluşuyor.
Araştırmanın iki düzeyinin bu şekilde ayırt edilmesi Aristo’nun biyoloji metinlerine ilişkin sağlam bir okuma stratejisi kazandırıyor. Hayvanların Araştırılması (Historia Animalium) adlı yapıt birçok yorumcunun düşündüğünün aksine hayvanları sınıflandırmaya çalışmıyor. Hayvanlarla ilgili nedensel araştırmanın yürütüleceği genellik düzeylerini belirliyor yalnızca. Örneğin “neden çınar ağaçlarının yaprakları belli dönemlerde düşüyor?” sorusu yanıltıcı bir soru. Doğru soru şu: “neden geniş yapraklı bitkilerin yaprakları belli dönemlerde düşüyor?” Çünkü çınar ağacı çınar ağacı olduğu için değil geniş yapraklı olduğu için belli dönemlerde yapraklarını kaybediyor. Aynı şekilde hayvanlarla ilgili bir örnek verirsek “neden kuşların kalbi var?” diye sormak yanlış. Doğru soru: “neden kanlı hayvanların kalbi var?”. Çünkü kuşlar kanlı hayvanlar türüne dahil oldukları için kuşların kalbi var vb. Hayvanların Araştırılması’nın yapmaya çalıştığı şey işte bu doğru soruları belirlemek, yani Lennox’un deyimiyle ön-tanıtlayıcı çalışmayı gerçekleştirmek ya da problemler oluşturmak.
Diğer biyoloji metinleri, örneğin Hayvanların Parçaları, Hayvanların Üremesi, Hayvanların Hareketi vb. bu tür ön çalışmalara dayanarak nedensel araştırmayı yürütüyor. Geniş yapraklılıkla yaprakların düşmesi arasındaki, kalple kanlı olmak arasındaki bağlantıları kuruyor. Lennox bu iki aşamalı araştırma modelinin İkinci Analitikler’de önerilen modelden başka bir şey olmadığını göstererek Aristo corpus’u içinde mantık metinleriyle biyoloji metinleri, daha genel olarak da bilim felsefesiyle bilimin kendisi arasındaki uzlaşmazlığı gidermeye çalışıyor.
nefis.
YanıtlaSil